Go Dilinde Concurrency

2,049 More

Projedeki Git Dosyaları Nasıl Silinir?

1 7,435 More

yTheme

4 2,627 More

Sunucu Güvenliği | SSH (Secure Shell) Kullanımı

2 2,045 More

Truemag

  • PHP
  • Golang
  • Laravel
  • Linux
  • SQL
  • SEO
  • WordPress
  • Diğer
    • Yazılım
    • Javascript
    • Css/XHtml/W3C
    • Genel
    • Tanıtım
    • Ajax
  • Home
  • ANASAYFA
  • HAKKIMDA
  • SPONSORLUK
  • ARŞİV
  • İLETİŞİM
  • BENİMLE ÇALIŞMAK İSTER MİSİNİZ?

Musalla Taşı

Bir zamanlar bir psikoloji kitabında okuduğum bir bölüm vardı… Hayatın ve getirilerinin kıymetini anlamak için tavsiye edilen bir metod vardı içinde..Deniyordu ki; “arada bir, çok bunaldığınızda,hayatın sizin için çekilmez hale geldiğini düşündüğünüzde kendinize 10 dakika ayırın ve kendi cenaze töreninizi düşünün”… Cümleyi ilk okuduğumda çarpılmıştım… Ben girişin akabinde pozitif bir gelişme ve tavsiye bekliyordum..

Ama ” kendi ölümümüzü ve cenazemizi ” düşünmemiz tavsiye ediliyordu… Tüylerim diken diken oldu ve yazarın saçmaladığını düşündüm o an… Ama önyargı düşmanı biri olarak okumaya devam ettim…Diyordu ki; ” bunları düşündüğünüzde dünyadaki yerinizi, dünyayı terkettiğinizde oluşacak boşluğu, sevdikleriniz ve sizi sevenler için öneminizi anlayacaksınız… Özellikle insanların sizin için neler söyleyeceklerini, onlar için ne ifade ettiğinizi hissetmeye çalışın… O andan geriye dönme şansınız olmadığını, hayat denen kredinizin bittiğini ve onlara yanıt verme şansınız olmadığını düşünün… Tekrar sarılma, bir kez daha öpme ihtimalinizin bittiğini hissedin… Dünyadaki küslüklerin, ayrılıkların, kavgaların yanında bu acının ve geri dönülmezliğin korkunç çaresizliğini yaşayın…Bırakın canınız yansın, bırakın alevler içinde kavrulsun tüm ruhunuz…Orada, o musalla taşında düşünün kendinizi…Seyredin şu an çevrenizde olanların yüz ifadelerini…Akıllarından ve yüreklerinden geçen cümleleri hayal edin…

Kitaba devam etmeden bıraktım kenara ve gözlerimi kapatıp aynen düşünmeye başladım… Eşimi, oğlumu, annemi, babamı, kardeşlerimi ve diğer tüm çevremi oturttum tek tek kendi cenaze törenimdeki yerlerine… Birer birer yerleştirdim tabutumun çevresine hepsini… Hayatımda çok nadir bu kadar canım yanmıştı…Görüyordum işte “babaaaa…” diye ağlayan biricik oğlumu…Eşim kucağında “ağlayan emanetimle” ayakta durmaya çalışıyordu per perişan… Koca çınar babacığım, belli belirsiz dualar okuyordu, o gözümden hala gitmeyen vakur duruşuyla…Annem, ciğerinden bir parça canlı canlı koparılmış gibi hem içine hem dışına akıtıyordu gözyaşlarını… Kardeşlerim, akrabalarım “çok erken gitti, doyamadı oğluna..” diyordu acıyan ses tonlarıyla…

Ve dostlarım… Onlar da şaşkındı… Bazısı “daha dün birlikteydik, nasıl olur..” diyordu… Bunları seyredip onlara “hayır ölmedim, burdayım..” demek istedim hayal olduğunu unutup…Sonra anladım yazarın ne demek istediğini daha devamınıokumadan kitabın… Farkındalık önemli bir kavramdır psikolojide… Belki de hiç aklımıza gelmeyen ve gelmeyecek bir farkındalığı göstermek istemişti yazar…

Kitabı okumaya ne gücüm kalmıştı, ne de isteğim…Almam gereken dersi ve mesajı almıştım…Şimdi ne kitabın adını ne de yazarı hatırlamıyorum…Şu an bunları yazarken bile çok kötü oldum…Bu olayda tek farkındalık da yok üstelik…Biraz kendime geldikten sonra devam ettimhayatımın en zor hayaline…Sırada çevremdekilerin ölümümün akabinde neler söyleyecekleri vardı..Usulen ve nezaketen söylenenlerin dışında… Onlarda bıraktığım izleri, yaşananları ve yaşanamayanları elden geçirerek ben konuşturacaktım hayalimde… İçlerini okuyacaktım, senaryo bana ait olarak… Yaşarken neler yazmıştım, ölümümle neler okuyacaktım…Gerçek duygularıydı ulaşmaya çalıştığım, ölüm acısının etkisiyle girilen duygusal mod değildi, deşifre etmem gereken metin…Canım oğlumun söyleyecek çok şeyi yoktu…Özleyecekti, yokluğumu hissedecekti… Ağlayacaktı aklına geldikçe…Belki ölümün ne anlama geldiğini hissedecek yaşa gelinceye kadar sıradan bir üzüntünün ötesine geçmeyecekti duyguları… Ama hayal bu ya, 18-20 yaşına getirdim 2 saniyede oğlumu… “hayal – meyal hatırlıyorum be baba seni…Keşke şimdi yaşıyor olsaydın da erkek erkeğe sohbet etseydik seninle… Bak mezuniyet törenimde de babasızdım… Askere giderken kimin elini öpeceğim senin yerine…Diyecek canı yanarak bir köşede…

Sevgili eşim… Benim muhteşem hatunum… Nasıl dayanır bensizliğe?…O ki, benim için her şeyini feda edip koşmuştu bana… Hayatının tek adamı şimdi toprak olacaktı…Bir daha ” Seni seviyorum ” diyemeyecekti… Bir daha hevesle açamayacaktı çalan kapıyı… Ve her gelen gece bensizliğini haykıracaktı yüzüne.. Her sabah da bensiz başlayacaktı koca gün…Tek cümlesi takıldı o an içime; “Oyunbozanlık yaptın be böceğim, hani beraber ölecektik ?…” Babam-annem,o bugüne kadar evlat olarak mutlu edecek hiçbir şey yapamamanın acısıyla kahrolduğum güzel insanlar…Helaldi şüphesiz hakları…Bilerek hiç kırmamıştım onları… Üzerine titredikleri evlatları onlardan önce göçmüştü işte önlerinde ve dualarına muhtaçtım….Kaç anne ve babanın çekebileceği bir acıydı ki evladının cenazesinde bulunmak…Herhalde insanın uzun yaşadığına üzüldüğü nadir anlardan olsa gerek…

Diğerlerine geçmiyorum… Bu yazıyı şu an yazıp sizlerle paylaştığıma göre”diğerlerine” artık sizler de dahilsiniz… Düşünün, bir gün bir mail ulaşıyor mail-boxınıza “ölmüş“ diye… Sizler kimbilir neler düşünür ve yazardınız… Eşim şu an yanımda ağlıyor, sanki gerçekmiş gibi… Oysa ki yazarın amacı “Yaşamanın ve hala nefes alıyor almanın kıymetini” göstermekti… Benim de öyle… Lafı çok uzattım farkındayım… Ama dediğimiz çözümü zor süreç 2 satırla özetlenemeyecek kadar girintili çıkıntılı… Ben o gün kurduğum o hayalle, canımın tüm yanmasına rağmen YENİDEN DOĞDUM…Bilgisayar diliyle “format attım hayatıma”…Sahip olduklarımın farkına vardım ve hala nefes alıyor olduğum için şükrettim… Gözlerimi açtığım anda o kötü ve acı sahne bitmiş, oyun perde demişti… Peki ya hayal değil de, gerçek olsaydı ve perde bir daha açılmamak üzere kapansaydı… İşte bu final bu yazıyı buraya kadar okumanıza değmiş olmalı… Belki gerildiniz, kötü oldunuz ama devamını getirirseniz buna değer bence…

Ben bu akşam melankoliğim ve biraz abartmış olabilirim… Hani sanatçı ve şairiz ya ondandır belki… Bence bu yazıyı sadece okuyarak bırakmayın…
LÜTFEN ARADA BİR, BURADAN ALDIKLARINIZI TARTIN,
DÜŞÜNÜN VE HAYATINIZI GÖZDEN GEÇİRİN…
Ölümün kime ve ne zaman geleceğini Yüce Allah’ tan başka bilen yok… İşte bu yüzden hazır yaşıyorken ve nefes alıyorken yapabileceklerinizi yapın, ertelemeyin… Bilerek – bilmeyerek kırdığınız kalpleri tamir edin… Sizi sevenlere ve sevdiklerinize daha fazla zaman ayırın… Ve en önemlisi;

VERDİĞİ-VERMEDİĞİ, ALDIĞI-ALMADIĞI HERŞEY İÇİN, TEKRAR TEKRAR ŞÜKREDİN YÜCELER YÜCESİ YARADAN’A

May 20, 2006Erhan Yakut
Cloud Sunucu


hosting

19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik Ve Spor BayramıYakuter Haberler Eklentisi
You Might Also Like
 
Şifreleme Nedir? Nasıl Yapılır?
 
23 Nisan Kutlu Olsun :)
Erhan Yakut
14 years ago GenelMusalla Taşı2,243
Sponsorlar

sponsor

sponsor

sponsor

sponsor
Bağlantılar
  • Beyazıt Kölemen
  • Domatessuyu
  • Lezzetli Robot Tarifleri
  • Ofizzo
  • PHP Dersleri
  • Wordpress Hosting
Random Posts
WordPress Yazılarınızdaki Resimlerin Width ve Height Özelliklerini Kaldırmak
Wildcard Nedir?
PHP Veri Filtreleme ile Keyifli Dakikalar
Kaynak Görüntülenemiyor (406) Hatası!
Feedburner Adresinizi Değiştirmeyi Unutmayın!
sdafasdf
Hakkımda

Bilişim Teknolojileri alanında içerik üretmek üzere oluşturulmuş olan Yakuter.com 2006 yılında Erhan Yakut tarafından hayata geçirilmiştir. devamını okuyun…

CLOUD SUNUCU DESTEĞİ
2006-2020 © Yakuter